Cinsiyete Dayalı Çevrimiçi Şiddet

Cinsiyete dayalı şiddet genel haliyle bir insan hakları ihlalidir. Kadına yönelik şiddetin türleri; cinsel şiddet, ekonomik şiddet, psikolojik şiddet, fiziksel şiddet şeklinde sıralanmaktadır. Ancak artan dünya nüfusunda internete erişimi olan kişi sayısının ve COVID-19 pandemisi esnasında çevrimiçi iletişimin artış göstermesine bağlı olarak çevrimiçi şiddetle mücadele konusu günden güne önem kazanmaktadır.

COVID-19 pandemisinden sonra eğitim, kariyer ve her türlü sosyal aktiviteler için eskiye göre çok daha yaygın kullanılan çevrimiçi platformlarda, kadınların ve LGBTIQ+ bireylerin maruz kaldığı dijital şiddet gözle görülür şekilde artmıştır. Çevrimiçi şiddetin büyük bir kısmı cinsiyet temelli olup kadınları ve LGBTIQ+ bireyleri hedef almaktadır. Çevrimiçi şiddete maruz kalan bireylerin güvenliğini ve psikolojik durumunu doğrudan veya dolaylı yoldan etkileyen bu durum toplumsal cinsiyet eşitsizliğini yeniden üretmektedir. Sonuç olarak içinde bulunduğumuz dijital çağda şiddetin bu boyutuna maruz kalmamak veya kaldığımızda nasıl mücadele edebileceğimiz konusunda farkındalığımızın yüksek olması gerekiyor.

Çevrimiçi Şiddet Nedir?

Çevrimiçi şiddet, dijital iletişim araçları ile yapılan psikolojik, cinsel ve fiziksel zarar vermeyi amaçlayan saldırılardır. Bu tanımı detaylandırmadan önce İstanbul Sözleşmesi’ne bakmakta fayda bulunuyor. Kadına yönelik her türlü şiddetin önlenmesi, kadına atfedilen toplumsal rollerin ve önyargıların karşısında olunması gerektiği maddelerini içeren Sözleşme’de yer alan “Kadınlara yönelik şiddet ister kamusal ister özel alanda meydana gelsin, kadınlara fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik acı veya ıstırap veren veya verebilecek olan toplumsal cinsiyete dayalı her türlü eylem veya bu tür eylemlerle tehdit etme, zorlama veya keyfi olarak özgürlükten yoksun bırakma anlamına gelir ve bir insan hakları ihlali ve kadınlara yönelik ayrımcılığın bir biçimi olarak anlaşılmaktadır”. İstanbul Sözleşmesi’nin bu 3. maddesi ile şiddetin tanımına yönelik bütün sorular giderilebilir. Dijital alanda uygulanan şiddetten kadınları, çocukları ve LGBTIQ+ bireyleri koruyabilmemiz için bu maddenin uygulanabilirliği önem arz etmektedir.

Kadına yönelik çevrimiçi şiddet, farklı şekillerde karşımıza çıkmaktadır: bunlar arasında en yaygın şiddet türlerini siber taciz, intikam pornosu, tecavüz tehditleri olarak sıralamak mümkündür. Failler, genellikle partner veya eski partnerler, iş arkadaşları veya sıklıkla olduğu gibi anonim hesaplar olabilir. Cinsiyete dayalı çevrimiçi şiddetin ardında yatan sebep çoğunlukla ayrımcılık, cinsiyet stereotipleri ve sınıf farklılıkları gibi eşitsizliklerdir. Özellikle içinde bulunduğu toplumdan farklı ırka mensup, azınlık, LGBTIQ+ bireyler ve kadınlar şiddetin dijital türüne daha fazla maruz kalmaktadırlar.

Çevrimiçi şiddet, kadınların ve LGBTIQ+ bireylerin kendilerini eşit, özgür ve korkusuzca ifade etme haklarını kısa ve uzun vadede engellemektedir. Kadınlar ve LGBTIQ+ bireyler çevrimiçi ortamlarda bulundukları süre boyunca iftira, taciz, cinsiyetçi söylemler, nefret söylemi, ısrarlı takip, tehdit ve görüntü temelli istismar gibi çeşitli şiddet biçimlerine maruz kalmaktadır. Bu bireyler, çevrimiçi ortamda yer alan şiddet dinamikleri nedeniyle çevrimiçi katılımlarını minimize ederek dijital dünyada daha az görünür olmaktadırlar. Bu durumu kısaca özetlememiz gerekirse; bireyler çevrimiçi ortamda maruz kalabileceklerini düşündüğü şiddet pratiklerinden kaçınmak amacıyla dijital platformlarda daha az görünür olmakta veya paylaşım stratejilerini buna göre belirlemektedir. Oysa potansiyel şiddet mağdurunun davranışı, şiddet failinin davranışlarına göre şekillenmemelidir. Gelişen ve değişen dünyada bireylerin her alanda olduğu gibi dijital platformlarda da eşit olması gerekmektedir. Ancak belirtmek gerekiyor ki, dijital şiddet olgusunun toplumdaki mevcut ayrımcılık ve eşitsiz güç ilişkileriyle güçlü bir korelasyonu bulunmaktadır.

Çevrimiçi Şiddetle Mücadelemizde Sunduğumuz Öneriler

Peki, cinsiyete dayalı çevrimiçi şiddetin önüne geçebilmek için ne gibi adımlar atılabilir? Bunun için bazı çözümlerin üzerinde durulabilir:

  • Kamu kurumları, özel sektör ve sivil toplum arasındaki iş birliği güçlendirilmeli,
  • Çözüme ulaşmak için öncelikle şiddetin nedenleri ve faillerin profili yakından tanınmalı,
  • Yasa ve gerekli düzenlemeleri geliştirmek için kamuoyu baskısı oluşturulmalı,
  • Dijital sektörün veri paylaşımı konusunda şeffaflaşması için standartlar getirilmeli ve hesap verebilirlikleri artırılmalı,
  • Dijital vatandaşlığı ve bu araçların etik kullanımını eğitim müfredatına entegre edip, çevrimiçi ve çevrimdışı olumlu sosyal normları desteklemek için erken yaşta dersler verilmeli,
  • Kadınlara ve LGBTIQ+ bireylere yönelik çevrimiçi araçların kullanımı konusunda destekleyici politikalar oluşturulmalı,
  • Dijital dünyada hizmet veren kamu ve özel sektör kuruluşları, insan haklarına dayalı tasarım yapmaları ve dijital şiddetin önlenmesi ile ortadan kaldırılmasına yönelik yatırımlar yapmalıdır.

Yazar:
Merve Yazıcı